Şekil renkleri

Metin renkleri


Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

Hz. Pir’in Takunyalarını Uzaklarda Olan Eşkıyaya Fırlatması ve Öldürmesi

6 yıl önce
1.301 izlenme
Favorilerime Ekle
Favorilerimden Çıkar
Lütfen bekleyiniz...
Geniş Ekran Dar Ekran
Reklam 5 saniye sonra kapanacak.
Reklam
Reklamı Geç

Şeyh Ebu Ömer ve Osman Sayrafînî ve Ebu Muhammed Abdulhak Harimi dediler ki:
555 senesinin sefer ayının üçünde Pazar günü, Muhyiddin Şeyh Abdûlkadir (ks)’in medresesinde, Şeyhin önünde oturuyorduk. Şeyh kalktı ve takunyalarını giyip abdest aldı. İki rekât namaz kıldı. Namazı bitirince şiddetli bir şekilde haykırdı, abdestini aldığı bu takunyalarının tekini aldı ve havaya fırlattı, takunya gözlerimizden kayboldu. Sonra bir daha haykırdı ve takunyanın diğer tekini attı, o da gözlerimizden kayboldu. Sonra oturdu hiç kimse ona soru sormaya cesaret edemedi. 23 gün sonra Acem memleketlerinden bir kafile geldi ve:
“Yanımızda Şeyh için vermeyi adadığımız bir adak var, biz ona yemin verdik.” dediler. Şeyh:
“Adağı onlardan alın.” dedi. Onlar da bize ipekten mendiller, halis ipek kumaştan elbise, altın ve Şeyhin o gün attığı takunyalarını verdiler. Bunun üzerine biz:
“Bu takunyaları nereden buldunuz?” dedik. Onlar:
“Biz Sefer ayının üçünde Pazar günü yolculuğumuza kervanla birlikte devam edip gidiyorduk. Ansızın karşımıza Arap yol kesiciler çıktı, iki önderleri vardı. Mallarımızı yağmaladılar, bazımızı öldürdüler ve bir vadiye inip mallarımızı paylaşmaya başladılar. Biz de vadinin bir kenarına inip:
“Şimdi şu an Şeyh Abdûlkadir (ks)’i anıp ta, canımız ve mallarımız sağ salim kurtulursak ona mallarımızdan bir şeyler vermeyi adasak.” dedik. Şeyh Abdûlkadir (ks)’i anar anmaz, birden vadiyi dolduran iki şiddetli haykırış işittik. Yol kesicileri korkudan dehşete düşmüş gördük. Onlara başka yol kesici Araplar geldi baskın yaptı zannettik. Bundan sonra bize onlardan bazısı geldi ve:
“Gelin mallarınızı alın ve görün başımıza ne musibet geldi.” dediler. Böylece bizi önderlerinin yanına getirdiler, ikisini de ölmüş ve her birinin yanında da ıslak olarak bu takunyalardan birini bulduk. Bize mallarımızı geri verdiler ve:
“Muhakkak bu işin büyük bir sırrı vardır.” dediler.