Şekil renkleri

Metin renkleri


Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

Ebû Mûsel-Eş’arî (r.a)

7 yıl önce
856 izlenme
Favorilerime Ekle
Favorilerimden Çıkar
Lütfen bekleyiniz...
Geniş Ekran Dar Ekran
Reklam 5 saniye sonra kapanacak.
Reklam
Reklamı Geç

Ebû Mûsel-Eş’arî – Kur’ân-ı kerîmi en iyi okuyan sahâbîlerden.

EbûMûsel-Eş’arî, Müslüman olmasını, Buhârî ve Müslim’in ittifakla bildirdiği hadîs-i şerîfte şöyle anlatmaktadır:

Biz Yemen’de iken Peygamber efendimizin ortaya çıkışı haberi bize ulaştı. Ben, iki ağabeyim, EbûBürde ve EbûRûhem ve Eş’arîkabîlesinden 52 kişi bir gemiye bindik ve Resûlullahı görmek için yola çıktık. Ancak gemimiz hava muhâlefeti sebebiyle bizi Habeşistan’a çıkardı.

Burada oturmamızı emretti

Habeşistan’da Ca’fer bin EbûTâlib ile buluştuk ve Müslüman olduk. Hazret-i Ca’fer dedi ki:

– Resûlullah efendimiz bizi, buraya gönderdi. Burada bir müddet oturmamızı emretti. Siz de bizimle burada bir müddet oturunuz!

Bunun üzerine, biz de orada oturduk. Daha sonra Resûlullahınmüsâadesiyle Habeşistan hükümdarı Necâşî bizi iki gemiye bindirip Medîne’ye gönderdi.

Biz Medîne’ye geldiğimizde, Resûlullah efendimiz Hayber fethinde bulunuyordu. Bu savaşta yanında bulunmayanlara hisse vermediği hâlde bize ganimetten hisse verdi.

Eş’arîler, Medîne’ye gelmekte oldukları sırada Resûlullah efendimiz Eshâbına buyurmuştu ki:

– Yanınıza öyle bir kavim gelecektir ki onlar, İslâmiyet için, sizden daha yufka yüreklidirler.

Bunların arasında EbûMûsel-Eş’arî de vardı.

Eş’arîlerMedîne’ye yaklaştıkları zaman; “Yarın, sevgililere, ResûlullahlaEshâbına kavuşacağız” diye şiirler söylüyorlardı. Medîne’ye gelince Peygamber efendimizle müsâfaha yaptılar. Müslümanlar arasında ilk defa müsâfahayı yapanlar onlardı.

Resûlullah efendimiz Eş’arîleriMedîne’deBatham Meydanlığına yerleştirdi ve onlara buyurdu ki:

– Sizin hicretiniz iki defadır. Biri Necâşî’nin ülkesine, ikincisi de yurduma yapılan hicrettir.

Gece geç vakte kadar ibâdet ederdi

Eş’arîler yatsıdan sonra geç vakitlere kadar ibâdet ederler, gündüz fırsat buldukça Peygamber efendimizin yanına giderler ve O’nun mübârek kalbinden fışkıran feyzlere kavuşurlardı. Resûlullah efendimiz de onların yanına gelirdi.

Resûlullah efendimiz Eş’arîlere namaz kıldırdıktan sonra, onlara;

– Allahın size olan ni’metlerindendir ki, insanlardan bu saatte, bu namazı sizden başka kılan kimse yoktur! buyurarak onları takdir ve teşvik ederdi.

Resûlullah efendimiz mübârek hanımlarından Hazret-i Âişe-i Sıddîka ile bir gece bir yere gidiyorlardı. EbûMûsel-Eş’arî’nin evinin hizâsına gelince durdular. O, Kur’ân-ı kerîm okuyordu. Okumasını bitirinceye kadar beklediler.

Resûlullah efendimiz, O’nu gündüz görünce, akşamki hâdiseyi Eshâbına anlatıp;

– Buna muhakkak Dâvüd’ün güzel seslerinden bir ses verilmiş, buyurarak methetti.

EbûMûsel-Eş’arî, Peygamber efendimizin yaptığı iltifatlardan çok memnun olurdu. Böylece AllahınResûlüne ve Müslümanlara sevgisi kat kat artardı. Allahüteâlânın, Kur’ân-ı kerîmdemeâlen,

(Allahüteâlânın onları seveceği ve onların da Allahüteâlâyı seveceği bir kavim getirir) buyurduğu Mâidesûresi 54. âyet-i kerîmesi hakkında, Peygamberimiz buyurdu ki:

– Onlar işte bunun, ya’nîEbûMûsel-Eş’arî’nin kavmidir, buyurdu.

Yine buyurdu ki:

– Seferlerde yoldaşlık eden Eş’arîcemaatının gece vakti evlerine girdikleri zaman okudukları Kur’ân-ı kerîmi, seslerinden çok iyi tanırım. Sefer hâlinde, geceleyin onların kondukları yerleri de gündüz görmemiş olsam bile Kur’ân-ı kerîm seslerinden anlarım.

Ehl-i sünnet i’tikâdındaki iki mezhep imâmından biri olan Ebül-Hasen-i Eş’arî hazretleri Eş’arî kavmindendir.

Amcasının yerine geçti

EbûMûsel-Eş’arî’nin amcası Ebû Âmir de, Resûlullahın kumandanlarındandı. Ebû Mûsâ, Mekke-i Mükerremenin fethinden sonraki Huneyn gazâsındaki Evtas Mevkiindeki harbe, amcasıyla katıldı. Ebû Âmir İslâm Ordusunun Evtas’taki birlik kumandanıydı, bu harbde yaralandı. Ebû Mûsâ hazretleri anlatır:

“Resûlullah efendimiz, bu gazâya beni amcam ile berâber göndermişti. Harp bütün şiddeti ile devâm ederken, bir ara Cûşemkabîlesinden birinin attığı ok, amcamın diz kapağına saplandı. Hemen yanına koşup sordum:

– Ey amca! Oku sana atan kim idi?

Eliyle gösterip dedi ki:

– İşte! Oku atan müşrik şudur!

Amcamı o hâliyle bırakıp düşmanın peşine düştüm. Beni görünce kaçmaya başladı. Ben, hem peşinden koşuyor, hem de:

– Dur! Kaçmaktan utanmıyor musun, diye arkasından bağırıyordum.

Cûşemli nihâyet durdu. Yetiştiğimde o da kılıcını çekmişti. Önce Müslüman olmasını teklif ettim. Reddedince, aramızda şiddetli bir mücâdele başladı. Ben “AllahüekberAllahüekber!” dedikçe yeniden güçleniyor, hamlelerimi artırıyordum.

Nihâyet onu öldürdüm. Amcamın yanına geldiğimde, dizinden hâlâ kan fışkırıyordu. Bana dedi ki:

– Şu oku dizimden çıkar!

Oku çektim. Fakat okun çıkmasıyla kanın fışkırması bir oldu. Ne yapsak da durduramıyorduk. Amcam şehîd olacağını anlayıp, bana dedi ki:

– Ey kardeşimin oğlu! Resûl-i ekrem efendimize hürmetimi ve selâmımı bildir. Benim için Allahüteâlâdan af dilesin!

Amcam, beni, kendi yerine kumandan tâyin etti. Sancağı bana verip;

– Atımı ve silâhımı Resûllah efendimize teslim et, dedikten sonra şehîd oldu.”

Bundan sonra yeni kumandan EbûMûsel-Eş’arîmübârek İslâm sancağını büyük bir hürmetle alıp öptükten sonra, müşriklerin arasına daldı. Mücâhidler; Allah Allah! diyerekkıyâsıya çarpışıyorlardı. Ebû Mûsâ’nın kahramanca hücûmları, gâzileri coşturuyor, hamle üstüne hamle yapıyorlardı. Onların bu gayretleri, düşmanın mâneviyatını bozdu. Kısa zamanda bozguna uğrayıp Tâif’e doğru kaçmaya başladılar. Zafer Müslümanların oldu.

Evtas’ta zafer kazanan EbûMûsel-Eş’arîResûlullahın yanına dönüşünü şöyle anlatır:

“Evtasmuhârebesinden sonra, amcamın emânetlerini alıp Resûl-i ekreminhuzûruna gittim. Peygamber efendimiz, bir hasır üzerinde istirâhat buyuruyorlardı. Hasırın örgüleri, mübârekvücûduna değen yerlerde iz yapmıştı. Elimde mübârek İslâm sancağını görünce buyurdu ki:

– Ey Ebû Mûsâ! Ebû Âmir şehîd mi oldu?

EbûÂmir’i affeyle!

Ben de amcamın söylediklerini arzettim. Başımdan geçenleri ve muhârebeyi anlattım. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz abdest için su istedi ve abdest aldı. Sonra mübârek ellerini kaldırıp:

– Allahım! KulcağızınEbûÂmir’i affeyle! diyeduâ etti.

Duâ ederken ellerini o kadar kaldırmıştı ki ben koltuğunun beyazlığını gördüm. Sonra Resûlullah efendimiz:

– Allahım, kıyâmet gününde Ebû Âmir kulunu şu yarattığın insanlardan çoğunun üstünde âli bir makâmda kıl, niyâzında bulundu. Bunun üzerine dedim ki:

– Anam-babam, canım sana fedâ olsun yâResûlallah! Benim için de magfiret dile!

Resûlullah benim için de:

– YâRabbî! Ebû Mûsâ Abdullah bin Kays’ıngünâhlarını affeyle! Kıyâmet gününde onu en yüksek ve güzel makâma koy! diyeduâ buyurdu.”

EbûMûsel-Eşarî hazretleri, Resûlullah efendimiz zamanında Zebid, Aden ve Yemen vâliliklerinde bulundu. Resûlullah efendimiz Mu’âz bin Cebel ile birlikte Yemen’e vâli gönderirken ikisine şöyle buyurdu:

– Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz! Birleşiniz, fırkalara ayrılmayınız!

EbûMûsel-Eş’arî hazretleri Resûlullah efendimizin vefâtından sonra da devlet hizmetinde bulundu. Hazret-i Ömer’in hilâfetinde, Kûfe, Basra vâliliklerinetâyin olundu.

Bana yardımcı olunuz

Halîfe, EbûMûsel-Eş’arî’yihuzûruna çağırıp, Basra’ya vâlitâyin ettiğini bildirdi. O da Halîfe’ye dedi ki:

– Ey mü’minlerinemîri! Bana, ResûlullahınEshâbı ile yardımcı olunuz. Çünkü onlar yemekteki tuz gibidirler. İşlerimi ancak onların yardımıyla düzene sokabilirim.

Hazret-i Ömer de, “arzu ettiğin kimseyi yanına alabilirsin” diyerek izin verdi. O da yanına Enes bin Mâlik, İmrân bin Husayn, Hişâm bin Âmir gibi sahâbîlerden yirmi dokuz kişi alıp, Basra’ya gitti. Hazret-i Mugîre bin Şûbe’denvâliliği devraldı.

Burada vâli iken Ehvaz, İsfehan ve Nusaybin fethedildi. Bu şehirde iken yaklaşık 15 kilometre uzaklıktaki suyu kanal kazdırarak şehre getirdi. Bu kanal kendi adıyla meşhûr oldu.

Hazret-i Osman’ın halîfeliği esnasında önce Basra daha sonra da Kûfevâliliğinetâyin edildi. Hazret-i Ali zamanında da Kûfevâliliğinedevâm etti. Hazret-i Mu’âviye’nin hilâfeti zamanında 663 senesinde vefât etti.

Birgün Peygamberimiz EbûMûsel-Eş’arî’ye buyurdu ki:

– Cennet hazînelerinden (ve diğer rivâyette) Arşın altındaki hazînelerden bir hazîneye seni irşâd edeyim mi?

– EvetyâResûlullahirşâd buyur.

– Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh, de!

Ecel günlerini sayıyoruz

EbûMûsel-Eş’arî, Kur’ân-ı kerîmin bütün sûrelerini ezbere bilirdi. Hazret-i Ebû Bekir’in hilâfetinde Kur’ân-ı kerîmi toplayan heyetteydi.

Safvân bin Süleyman diyor ki:

Resûl-i ekrem efendimiz zamanında Hazret-i Ömer ile Hazret-i Ali’den ve Mu’âz ile EbûMûsel-Eş’arî’den başkaları fetvâ vermezdi.

İslâm takvimini yazılarında ilk defa o kullandı. Hayâ sahibi olup çok edebliydi. Kendini, Kur’ân-ı kerîmin Meryem sûresi 84. âyetindeki;

– Biz onların ecel günlerini sayıyoruz, meâlindeki hâl üzerinde bulunurdu.

Her an son nefesini düşünürdü. Dünyaya hiç değer vermezdi. Her hâlinde ve davranışında Allahüteâlâdan çok korktuğunu ifâde eder, son nefesi îmânla vermekten başka bir şey düşünmezdi. Bu hâline akrabâları, “kendine biraz acısan” diye tavsiyede bulunduklarında buyurdu ki:

– Atlar koştukları vakit, son noktaya gelince nasıl bütün imkânlarını kullanırsa, ben de son noktaya geldiğimde bütün imkânlarımı kullanmak mecburiyetindeyim.

Kur’ân-ı kerîme uymak

Böyle yaşayıp bu hâl üzerine vefât etti. Hanımına, “azığını hazırla, Cehennemin üzerinden geçilecek bir vâsıta yoktur” buyururdu.

Çok güzel Kur’ân-ı kerîm okuması, müfessir, müctehid olması ve Peygamberimizin iltifatlarına mazhâr olması sebebiyle vaazı çok kalabalık olurdu. Buyurdu ki:

– Kur’ân-ı kerîmeta’zimle çok hürmet ediniz. Zîrâ bu Kur’ân-ı kerîm sizin için ecirdir. Kur’ân-ı kerîme uyun. O’nu kendinize uydurmayınız.

Kim Kur’ân-ı kerîme uyarsa, Kur’ân-ı kerîm onu Cennet bahçelerine götürecektir.

Kim Kur’ân-ı kerîmi kendine uydurursa, hesâbına geldiği gibi ma’nâ verirse, Cehennemin alt katlarına baş aşağı düşeceklerdir.

Âdemoğlu, iki vâdi dolu altını olsa yine de tamam, yeter demez. Üçünçü bir vâdiyi doldurmaya çalışır. Âdemoğlunun karnını birazcık topraktan başka bir şey doldurmaz.

İnsan, dünyalık için acele ederse âhiretten uzaklaşır. İnsanların çoğu para kazanmak hırsıyla helâk oldular. Kıyâmet günü güneş, insanların tepesinde olacak ve iyi ameller de gölge edecek.

EbûMûselEş’arî hazretlerinin İsmi Abdullah’tır. Ebû Mûsâ künyesi ile tanınmış olup, babasının adı Kays, annesini adı ise, Tayyibe’dir.

Bîsetten önce Yemen’in Zebid bölgesinde doğduğu bilinmekteyse de tarihi belli değildir.

663 yılında Kûfe, diğer bir rivâyette Mekke-i mükerremedevefât etti.

Reklam
BU VİDEOYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorum Yap

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bu konuya henüz bir yorum yapılmadı.